İletişimin Gerçek Ölçüsü

İletişimin Gerçek Ölçüsü

İletişim profesyonelleri olarak sık sık mesajın içeriği, tonu, zamanlaması, mecra seçimi gibi unsurlara kafa yorarız. Ancak iletişimin en sade, en zorlayıcı gerçeği şudur: Ne kadar konuşursan konuş, karşındakinin anladığı kadarsın. Bu cümle, iletişim süreçlerimizin özünü özetleyen bir ayna gibidir. Çünkü iletişimde önemli olan, ne söylediğimiz değil, karşımızdakinin ne anladığıdır.

Niyetin Ötesine Geçmek

Her mesaj iki kez doğar: İlki zihnimizde niyet olarak, ikincisi muhatabın zihninde anlam olarak. Aradaki farkı iyi yöneten iletişimciler, sadece “bilgi aktarmanın ötesinde anlam inşa eden kişilerdir.

Kimi zaman en net ifadeler bile muğlak algılanır; kimi zaman da karmaşık cümleler, doğru bağlamda şaşırtıcı bir berraklıkla karşıya geçer. Burada belirleyici olan:

  • Dinleyicinin bilgi seviyesi
  • Duygusal ve kültürel bağlam
  • Ön yargılar ve beklentiler
  • Mesajın sunuluş biçimidir
İyi İletişim = Anlamlandırmayı Kolaylaştırmak

İletişimde başarı, mesajı aktarmakla yetmez, anlamlandırılmasını kolaylaştırmakla ölçülür. Peki bunu nasıl sağlarız?

  1. Hedef Kitleyi Gerçekten Tanımak

İletişim stratejilerimizin merkezine demografik verilerin yanı sıra insanların algı biçimleri, değer dünyaları ve gündelik dilleri olmalı. Hedef kitlenin “ne duymaya ihtiyacı olduğu” ile “ne duymak istediği” farklı olabilir. Bu farkı görmek, etkili iletişimin ilk adımıdır.

  1. Netlik ve Sadelik

Bir mesajın karmaşık olması, onun daha “profesyonel” olduğu anlamına gelmez. Tam tersine, sadeleştirebildiğiniz ölçüde konunuza hakimsinizdir. Az ama öz anlatım, anlama eşiğini düşürür; karmaşa, algı bariyerlerini yükseltir diyebiliriz.

  1. Anlayışla Kurgulamak

Sizce mesajı hazırlarken mi yoksa mesajı dinlerken mi empati kurulmalı? İyi bir iletişimci, aslında her iki aşamada da empatiyi aktif tutar. Ancak gerçek farkındalık, mesajı hazırlarken değil, dinlerken başlar. Çünkü etkili iletişim, karşı tarafın dünyasını anlamaktan geçer. “Ben bu cümleyi ilk kez duysam ne anlardım?” Bazen soruları kendimize sormak, anlam boşluklarını fark ettirir ve tonu ayarlamanıza yardımcı olur.

  1. Geri Bildirimi Tasarlamak

İletişimin doğruluğunu ölçmenin tek yolu, etkisini ölçmektir. Bunu da geri bildirimle yaparsınız.
Sessizlik her zaman “anlaşıldım” anlamına gelmez. Etkileşimli iletişim kanalları, yanlış anlaşılmaları erkenden görmenizi sağlar.

Anlatmak Yetmez, Anlatabildiğini Test Et

İletişim profesyonellerinin en çok düştüğü tuzaklardan biri, mesajı hazırladıktan sonra işin bittiğini sanmaktır. Oysa o mesajın anlaşılır, sindirilebilir ve etkili olup olmadığını test etmek işin yarısıdır.

  • Bir içeriği paylaştığınızda, insanlar onu nasıl özetliyor?
  • Sunduğunuz bilgiler hangi yönüyle akılda kalıyor?
  • Yanlış anlaşılan bir yer var mı?

Bu sorular, metnin olduğu kadar zihinsel modellemenin de sınavıdır.

Anlaşılmak üzerine kurulu bir iletişim dili

Hepimiz aynı dili konuşmuyoruz. Kelimeler aracılığıyla birbirimize uzattığımız bu görünmez ipler, ancak karşılıklı anlayışla güçlenebiliyor. Belki de iletişim kurarken yapmamız gereken tek şey, biraz daha yavaşlamak, biraz daha fazla dinlemek ve anlamaya çalıştığımızı hissettirmek. Çünkü gerçek anlaşma, sözcüklerin ötesinde bir yerde, sessizliğin bile konuşabildiği o ince çizgide başlıyor.